Proje Hakkında

İnsanoğlunun bugün karşılaştığı sorunların başında çevre, gıda ve iklim krizleri gelmektedir. Bozulan çevre, sağlıklı ve sürdürülebilir gıdaya ve suya erişim gittikçe zorlaşmış, özellikle büyük şehirlerde yaşayan bireyler doğaya ve kırsala dönüş çabasına girmişlerdir. Hızlı şehirleşme, doğaya saygılı olmayan üretim biçimleri ve tüketim alışkanlıkları sürdürülebilir sınırları çoktan aşmıştır. Dünya’da her hafta 3 milyon kişi kırsaldan şehirlere geçim problemleri nedeniyle taşınmaktadır.


İnsanlığın, gezegenimizin bize sunduğu 1 yıllık doğal kaynakları tükettiği gün olan limit aşım günü 2018’de 1 Ağustos’a kadar çekilmiştir. Maalesef, ülkemiz için bu tarih 11 Temmuz, yani sanki 1,9 Dünya varmış gibi tüketmekteyiz. Son 50 yılda denizlerdeki canlı çeşitliliği %80 azalmış, şehirlerde yaşayan insan sayısının yaban hayatı popülasyonuna oranı %97’ye %3 düzeylerine inmiştir. Üretim ve tüketim biçimleri doğaya çok fazla zarar vermekte, kaynakları geri dönülemeyecek ölçüde tahrip etmektedir. Örneğin Antep Fıstığı Gaziantep’te yaş toplanmakta, İstanbul’a gelip işlenip paketlenmekte, İstanbul’dan Ankara’daki dağıtım merkezine aktarılmakta, buradan da Samsun’da paketlenmiş, kullanıma hazır olarak marketlerde satışa sunulmaktadır. 697
km’de ulaştırılabilecekken, 2002 km yol kat etmekte, bu da enerji tüketimi, karbon salınımı, zaman ve emektir.

Bu sorunların temelinde yatan asıl problem, doğayı tahrip eden, sorumsuzca üreten ve tüketen bir ekonomik anlayıştır. Bu problemin çözümü bu topraklarda binlerce yıldır yalın ve basit bir şekilde uygulanmaktadır. Doğaya saygılı, insani ve sosyal ilişkileri ön plana alan yerel üretimler problemlerin çözümüne yönelik önemli cevaplardır. Anadolu topraklarında asırlardır uygulanan ekolojik ve sosyal olarak adil üretim, tüketim ve paylaşım biçimlerinin yeniden kazandırılması ve benimsenmesi gerekmektedir. Bunun bugünkü güncel versiyonuna türetim ekonomisi adı verilmektedir.

Türetim ekonomisi, tüketirken üretmek ve değer yaratmak mantığını benimsemiştir. Adil ve doğaya saygılı üretim yapan “üretici” ve satın aldığı ürünün nereden geldiğini, çevreye zarar verip vermediğini inceleyen, daha çok yerel ürün kullanmaya özen gösteren “türetici”lerin buluştuğu bir modeldir. Bu sayede yerel değerleri koruyarak, yerel üreticiyi güçlendirerek, doğayı da tahrip etmeden gelecek nesillere daha sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya bırakmak mümkündür. Yerel gıdaları tüketmek, atık geri dönüşümü, toplu taşıma kullanımı gibi basit uygulamalar kaynak israfını %30 – %40’lara kadar önlemektedir.

Bu problemlerden hareketle İzmir’de, “Türetim Ekonomisi Ağı” projemizin hareketliliği gerçekleştiriliyor. İzmir hem bizim çalışma yaptığımız, ortaklarımız ve gönüllülerimiz bulunan hem de türeticilerin yoğun olduğu ve kırsal kalkınma için belki de en önemli örneklerden Boğatepe ve Kuzeydoğa gibi modelleri bünyesinde barındıran şehirdir. Projemizin temel amacı, kurulacak ağ sayesinde sürdürülebilir bir ekonomi ve yerel kalkınma modeli yaratma çabalarına katkı sunulması olacaktır.

Türetim Ekonomisi Ağı

Proje, Erasmus+ Programı kapsamında Avrupa Komisyonu tarafından desteklenmektedir.  Ancak burada yer alan görüşlerden Avrupa Komisyonu ve Türkiye Ulusal Ajansı sorumlu tutulamaz.